Uyum

Kadın ve erkeklerin çoğu tam bir cinsel doyumu evlilikte ararlar. Oysa cinsel doyum, evlilikle birlikte hazır gelen bir şey değildir. Doyumlu bir ilişki belli bir çaba sonucu elde edilir. Evliliğin cinsel mutluluk garantisi olduğunu sanmak yanlıştır.

Uyumlu bir cinsel ilişki arayan kişilerin önce kendi cinsel ilgi ve yetenekleri konusunda gerçekçi bir anlayışa sahip olmaları önemlidir. Aynı zamanda eşle­riyle uyum sağlamak için bir çaba göstermek zorunda olduklarını kabul etmelidirler. Bundan öte her çiftin evlilikte cinsel yaşamın bedensel yanla­rıyla ilgili temel bilgilere, örneğin çeşitli cinsel birleşme biçimleri, gebelik, do­ğum, doğum kontrolü, vb. konularda fikir sahibi olmaya ihtiyacı vardır. Kendilerini bu açıdan evliliğe hazırlamış olan çiftler bile pek çok konuda düş kırıklığı ve mutsuzlukla karşılaşabilir­ler. Kadın ve erkeklerin günümüzde değişen toplumsal rolleri, ekonomik, teknolojik ve siyasal koşullar karşısında eskiye göre farklılaşmaktadır. Kent yaşamı, kadınların aile dışında çalışmaya başlamaları, giderek daralan aile yapısı, insanları geleneksel cinsel rollerden uzaklaştırmaktadır. Bu değişimlerin so­nucunda normal cinsel tepkilerin sekte­ye uğraması doğal bir gelişim olarak görülebilir. Kadın karşısında geleneksel baskıcı konumlarını yitirme kaygısının erkekleri iktidarsızlaştırabildiği gibi, er­kek baskısına karşı tepki gösteren kadın da cinsel yetersizliğe doğru yönelenebi-lir. Bu durumda doyumlu bir cinsel ilişkiyi yeni baştan kurtarabilmek, ancak karşılıklı eğitim ve özveriyle olur. Bir çiftin cinsel yaşamında düş kırıklığı yaratan bir başka etmende günümüzde giderek “cinsel beceri,” “üstünlük” gibi niteliklerin fazlasıyla moda olmalarıdır. Hem kadın hem de erkekler, reklamlar aracılığıyla sürekli olarak belli bir ticari propagandaya hedef olmakta,

insanın her dem güzel, çekici ve romantik olması gerektiğine, cinselliğin mutluluğa giden tek yol olduğuna ve ancak düzenli, sürekli, cinsel coşkulu bir yaşamın evliliği değerli kıldığına inandırılmaktadırlar. Oysa gerçek yaşam hiç de bu tür imgelere uymaz. Söz gelimi eğer bir çift evlenmeden önce bir süre birlikte yaşamamışlarsa, cinsel birleş­melerin karşılıktı doyum bulabilmeleri için düğünden sonra birkaç ay hatta yıl geçmesi gerekebilir. Eşlerin cinsel dürtüleri farklı yoğunlukta olabilir. Evlili­ğin ilk dönemlerinde cinsel birleşmeye karşı en fazla ilgiyi daha çok erkekler gösterir. Fakat ileride, kadın çekingenli­ğini üstünden attıktan sonra durum tersine dönüşebilir. Orta yaşa yaklaştık­ça erkeklerin cinsel yetilerinde belirgin bir azalma görülür. Bu azalmanın nedenleri biyolojik olmaktan çok erkeğin gitgide işine daha fazla gömülmesi, cinsel   gücünü   yitirmekten   duyduğu

korku, hayal gücü noksanlığı, yaşamın tekdüzeliği ve can sıkıntısıyla bağlantılı­dır. Diğer yandan kadın menopozla birlikte istemeden gebe kalma kaygıla­rından kurtulur ve daha önce olmadığı kadar etkin bir cinsel yaşama sahip olur. Evli çiftler oldukça sık olarak cinsel birleşme sıklığı ya da teknikleri gibi konularda fikir ayrılığına düşerler. Bazan bu gibi ayrılıklar yapısal farklılıklardan kaynaklanır. Bazan da bilgisizlikten ya da farklı ahlak anlayışlarından ileri gelir. Daha başka karmaşık nedenlerden dolayı ortaya çıkan uyumsuzluklar da vardır. Örnek olarak cinselliği cinsel olmayan amaçlara alet eden kadın ve erkekler gösterilebilir.1* Böyleleri sırf eşlerini cezalandırmak istedikleri için cinsel birleşmeyi red ederler ya da herhangi bir karşılık alarak birleşmeye yanaşırlar. Bu tür bencilce davranışların en büyük zararı sonunda kişinin kendisine olur. Bazı çiftler de birbirlerine gerçek istek

ve duygularını açıklamaktan çekindikle­rinden dolayı cinsel güçlüklerle karşıla­şırlar. Böyle olunca sonuçta tek bir standart birleşme tipinde ya da duruşun­da karar kılınır. Bunun doğurduğu tekdüzelik, çiftin cinselliğe karşı duydu­ğu ilgiyi iyiden iyiye köreltmeye yeter. Diğer yandan doyymlu bir evlilik ilişkisi içindeyken aniden olağandışı cinsel beğenilere yönelen bireyler vardır. Bir başka uyumsuzluk örneği olarak, seviş­melerine çeşni katacak yeni çeşitlilikler peşinde koşan, fakat bu çabalarına karşılık eşleri tarafından alaya alınanları sayabiliriz. Yine bazıları da evlilik dışı ilişkilerde heyecan ararlar. Bu ve buna benzer gelişmeler evlilik ilişkisini yokuşa sürer.Ancak birbirlerini seven,birbirleri­ne karşı duyarlı kalmaya devam eden ve katı kalıplardan kaçınan kimseler, evlilik gibi sürekli bir cinsel birliktelikte gerçek ve sürekli mutluluk bulabilirler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir