İlkbahar mevsimine hazırlandığımız şu günlerde, bulaşıcı hastalıklar çocuklarımızın sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Özellikle kızamık ve kızılın neden olabileceği ciddi rahatsızlıklara karşı önlem almalıyız!
Kış ve ilkbahar mevsimleri çocukların sağlığını tehdit eden bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkması için uygun bir dönemdir. Eskiden salgınlar halinde görülen bulaşıcı hastalıklar, binlerce çocuğun ölümüne neden olurdu. Günümüzde artık bulaşıcı hastalıkların birçoğuna karşı geliştirilmiş aşılar var. Ancak her enfeksiyona karşı savaş veren bir aşı henüz yok. Dolayısıyla sık karşılaşılan enfeksiyonların belirtileri bilinirse, en azından hastalığın daha ciddi bir boyuta gelmesi engellenebilir.
Her anne babaya yardımcı olacak; bulaşıcı hastalıklarla ilgili ayrıntıları Çocuk SaÄŸlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Åžirin Göker’den aldık. Dr. Åžirin Göker, çocuklardaki enfeksiyonların
birçoğunun oluşumunda virüslerin rol oynadığım belirtiyor. Ancak kimi zaman bakterilerin de bulaşıcı hastalıklara yol açabileceğim vurguluyor. Göker, bakterilerin normalde de insan vücudunda yaşadığını; fakat bazen aşırı çoğalarak enfeksiyona neden olduklarını ifade ediyor. Örneğin, bağırsaklarda yaşayan koli basillerinin idrar yollanma yerleşerek oluşturduğu enfeksiyon gibi. Bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde, antibiyotiklerin kullanıldığını söyleyen Dr. Göker; antibiyotiklerin virüslere karşı etkisiz olduğunu da belirtmeden geçmiyor. Özellikle çocukların enfeksiyonlar karşısında daha hassas olduğunu vurgulayan Dr. Şirin Göker, bulaşıcı hastalıkların belirtileri ve tedavileri hakkında bilinmesi gerekenleri sizin için anlattı.
Hastalık nezle şeklinde haşlar; gözlerde sulanma, burunda akıntı ve hapşırmayla devam eder. Geceleri öksürük nöbetleri görülür. Daha sonra bu öksürük, sık ve kusmaya neden olacak şekilde devam eder. Öksürük gürültülü ve tekrarlıdır. Çocuk, öksürüğün ardından inilti tarzında sesler çıkartır. Öksürük nedeniyle güçlükle nefes alıp veren çocuğun rengi morarabilir. Bu nedenle havale, geçiren çocuklar bile olabilir. Bu hastalığa yakalanan ve özellikle ilk 6 ayı içinde olan bebekler ciddi tehlikelerle karşı karşıyadır. Tedavi ve korunma için 2 hafta süreyle antibiyotik verilir. Ayrıca, rahat solunum için su buharı yapılarak, odanın havası nemlendirilir.
Genel olarak kulak altındaki ve önündeki bezelerin iltihaplanması ve şişmesi sonucu görülen bir hastalıktır. Bu şişlikler nedeniyle çocuk yemek yerken ve çiğnerken zorlanır. Ayrıca yüksek ateş, mide bulantısı, karın ve baş ağrısı ya da öksürük gibi bulgular da görülebilir. Ortalama 2 hafta kuluçka süresi olan hastalıkta, bulaşıcılık süresi; yüksek ateşle başlar ve kulaktaki şişlik kaybolana kadar devam eder. Parasetemol içeren ilaçlar ateş ve ağrıyı kesme amacıyla kullanılır. Hastalık döneminde, tükürük artıracak limon, sirke gibi ekşi besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Virüsün sağırlığa ve kısırlığa neden olduğu durumlar oldukça azdır.
Kızamık
Kızamık çok bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır ve diÄŸer hastalıklara göre daha ağır ve tehlikeli seyreder. Çocuklarda ateÅŸ ve öksürüğün yanı sıra gözlerde kızarıklık, akıntı ya da çapaklanma görülür. Boyunda ve alında baÅŸlayan deri döküntüleri, hızÂla tüm vücuda yayılır. Kuluçka süresi ortalama 2-3 hafta kadardır. Bulaşıcılık, döküntüler kuruyana kadar devam eder. Kızamık sıklıkla ortakulak iltihabı, pnömoni (zatürree) gibi hastalıkların oluÅŸumuna neden olabilir. Tedavi edilmediÄŸindeyse çocuklarda kalp yetmezliÄŸine kadar ciddi boyutlara varabilir. ÇocuÄŸun bol hol su içmesi; ateÅŸ sırasında kaybedilen sıvının geri kazanılmasını saÄŸlayarak vücudun su dengesini düzenler. Ayrıca, ateÅŸi düşürmek için parasetemol içeren ilaçlar kullanılır.
Kızamıkçık
Hafif seyreden bir hastalık olduğu için çocuklar açısından tehlikeli olduğu söylenemez. Vücudun kimi bölgelerinde sivilceler oluşur; ancak bu sivilceler kızamıkta olduğu kadar belirgin değildir. Ateşin yanı sıra, gözlerde sulanma, burun akıntısı ve öksürük de ortaya çıkar. Kuluçka dönemi 2 hafta kadar olup, bulaşıcı dönem deride döküntü başlamadan 1-2 gün kadar öncedir. Kızamıkçık. özellikle hamile kadınlar için önemli bir tehlike teşkil eder. Enfeksiyon ilk l6 hafta içinde, anne karnındaki bebeğe ciddi zarar verebilir. Bebekte görülebilecek anormallikler arasında; kalp hastalığı, katarakt hatta zeka geriliği sayılabilir. Bu nedenle hamile kalmadan önce anne adaylarının bu hastalığa karşı bağışıklık kazanıp kazanmadıklarım test ettirmeleri gerekir.
Kızıl
Genellikle kasıklarda baÅŸlayan, kol ve boyunda yoÄŸunlaÅŸan kızıl renkte döküntülerle kendini gösterir. Hastanın dil rengi frambuaza yakındır. Bunun yanı sıra ; yüksek ateÅŸ, mide bulantısı, boÄŸaz aÄŸrısı ve iÅŸtahsızlık da görülür. Ortalama l ile 7 gün arasında deÄŸiÅŸen kuluçka süresi vardır. Kızılın tanışı, streptokok bulma amacıyla yapılan boÄŸaz testi sonucunda konur. Hastalığın tedavisi antibiÂyotikle yapılır, Hastalığın erken komplikasyonları arasında; sinüzit ila ortakulak iltihabı sayılabilir. Ancak kızıl tedavi edilmediÄŸinde; kalp romatizması ya da böbrek iltihabı gibi daha ciddi hastalıklarla karşılaÅŸmak kaçınılmazdır.
Suçiçeği
Kış ve bahar mevsimlerinde en sık görülen hastaÂlıklardan biri de suçiçeÄŸidir. 3-10 yaÅŸ arası çocukÂlarda daha sık görülen bu hastalık, halsizlikle baÅŸlar. Birkaç gün düşmeyen ateÅŸ. nezle ve öksürük görülen diÄŸer belirtiler arasında yer alır. Ardından vücudun farklı kısımlarında, içi su dolu pembe tanecikler belirir, iki tanecikler kuruyuncaya kadar kaşıntıya neden olurlar. Ortalama 2-3 hafta kuluçka süresi olan suçiçeÄŸinin bulaÅŸma süresiyse taneler dökülünceye kadar devam eder. Hastalık süresince çocuÄŸun yaralarını kaşıyıp, koparmasına engel olunmalıdır. Bu amaçla doktor tarafından verilen losyonlar sürülür. Tedavisinde parasetemol kullanılır. Aspirin ise kesinlikle verilmez.
Hamileliğin ilk 5 ayında geçirilen suçiçeği anne karnındaki bebeği olumsuz etkiler.
6. Hastalık
6 ay ve 2 yaş arasındaki çocukları daha çok etkileyen bu hastalık, halk arasında gülcük ya da 3 gün ateşi olarak bilinir. 3 gün kadar süren yüksek ateş ilk belirtileri arasındadır. Ateş düştükten sonra çocuğun vücudunda kırmızı kabarıklıklar belirir. Kesin bir tedavi yöntemi olmadığı gibi, ciddi sorunlara da yol açmaz. Parasetemol içeren ilaçlar verilerek ateş düşürülmeye çalışılır. Aspirin ise tercih edilmeyen bir ateş düşürücüdür.
Grip, soğuk algınlığı gibi bir virüs hastalığıdır. Hastalık başka birine doğru öksürme ve hapşırmayla geçer. Hastalığı başka birine bulaştırma riski. ilk haftada en yüksektir. Çocuk gribe yakalandıktan 2-3 gün sonra; eklem ve baş ağrısı, boğaz ağrısı, titreme, öksürük, nezle, mide bulantısı, kusma, ishal ve ateş baslar. Her şeyden önce çocuğun iyi bir bakıma ihtiyacı vardır. Önemli olan çocuğun bol miktarda sıvı ve C vitamini almasıdır. Boğaz pastilleri ve öksürük şurubu, boğaz ağrısını hafifleteceğinden geceleri rahat uyumayı sağlar. Fakat asla aspirin verilmemelidir. Grip genellikle 7-10 gün arasında atlatılır.
İshal
Çocuklarda ishal nedenlerinin başında viral enfeksiyonlar gelir. Rota virüsünün neden olduğu ishalde, genelde virüs bağırsaklara ya da mideye yerleşir. ishalle birlikte kusmalar da görülür, ishal ve kusma sonucunda vücut hem su hem de tuz kaybeder. iki nedenle çocukta ishal haşlar haşlamaz, kaybedilen sıvı kaybının telafi edilmesi gerekir. Az miktarlarda sıvı, sık aralıklarla içirilerek vücudun ihtiyacı olan sıvı dengesi sağlanır. Ancak süt, hazmı zor bir sıvı olduğu için tercih edilmez. Kusma ve ishal birkaç gün sürebileceği gibi haftalarca da devam edebilir. Çocuk aşırı kusuyorsa, kusma kesilene kadar birkaç saat hiçbir şey yedirmemek gerekir. Bunun yanı sıra formül mama. yoğurt, yağsız sebze çorbaları, kızarmış ekmek, makarna, pilav, muz ve kabuğu alınan soyulmuş elma verilebilir. Şekerli, yağlı ve pişmemiş yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Bu şekilde beslenme, kusmayı önleyerek sıvı kaybının artmasını engeller. Asın yorgunluk, halsizlik, göz yası yokluğu, ağız kuruluğu, çökük gözler, az idrar yapma ve su kaybı belirtileridir. Daha çok 5 yaş altındaki çocuklarda görülen bu hastalığın diğer belirtileri arasındaysa yüksek ateş ve iştahsızlık yer alır. Ayrıca ateş varsa parasetemol içeren ilaçlar verilerek kontrol altına alınmaya çalışılır. Ve kusmayı engelleme amacıyla da fitil kullanılır.
Sinüzit
Çocuklarda burna açılan sinüsler, geçirilen soğuk algınlığı, nezle ya da grip gibi enfeksiyonlardan sonra tıkanabilir. Dolayısıyla içinde sıvı birikip burun şişebilir. Sinüslerin içindeki sıvı bakteriyle enfekte olduğunda sinüzit yani sinüs enfeksiyonu gelişir. Öksürük veya nezle gibi bulgular, 10 günden fazla gözlemlendiğinde sinüzitten şüphelenilir. Sinüzit, sürekli burun akıntısının ve özellikle geceleri rahatsız eden öksürüğün dışında baş ağrısına da neden olur. Antibiyotik kullanımıyla tedavi edilebilir.
Soğuk Algınlığı ( Nezle)
Nezle; öksürük, hapşırık ve gözlerde sulanmayla seyreder. Hafit ateş, halsizlik ve dalla büyük çocuklarda has ağrısı da gözlenir. Soğuk algınlığına yol açan yüzlerce virüs vardır, iki nedenle soğuk algınlığı asısı henüz geliştirilmemiştir. Hastalığın rahat bir şekilde atlatılması için yatılan odanın havasını nemlendirmek gerekir. Ateşi kontrol altında tutmak için parasetemol kullanılır. Aspirin 12 yaşından küçük çocuklarda karaciğer ve beyinde ağır tahribata yol açabileceğinden virütik enfeksiyonlarda kullanılmamalıdır. Burnu açık tutmak için burun damlaları, dekonjesten şuruplar verilir. Yeterli sıvı alımı çok önemlidir. Çocuk hem ateşin etkisiyle, hem de solunum yolundan sıvı kaybettiğinden ek su almaşı sağlanmalıdır. Soğuk algınlığı l hafta kadar sürer. Ateş, şikayetlerin başladığı ilk 3 günde olur, sonra düşmeye başlar. Ateş 3 günden fazla sürerse ya da ateş düştükten 1-2 gün sonra tekrar çıkarsa, doktora gitmek gerekir. Öksürük ve burun akıntısı l haftadan fazla sürerse, solunum güçlüğü ya da kulak ağrısı gelişirse gecikmeden doktora başvurulmalıdır.
BronÅŸiyolit
Sıkça görülen alt solunum yolu enfeksiyonlarından biri olan hu hastalığa. RSV adı verilen virüs neden olur. AteÅŸ. nezle, kulak iltihabı ve öksürükle baÅŸlar. 2 yasından küçük çocuklarda dalla sık görülen hronsiyolit; öksürük, hırıltı ve solunum güçlüğüne neden olur. Öksürük ve solunum güçlüğü beslenmeyi zorlaÅŸtırdığı gibi asın huzursuzluk ve halsizliÄŸe de yol açabilir. Ağır bronÅŸiyolitlerde solunum sıkıntısı daha hızlı geliÅŸir. Solunum yolları balgam gibi makuslarla dolar. Burunda da kalın sümükler oluÅŸabilir. SoÄŸuk hava buharı bu balgamların yumuÅŸayarak dışarı atılmasına yardımcı olur. Asın solunum sıkıntısı olan çocukların oksijen ve sıvı alımlarım kolaylaÅŸtırmak için hastanede tedavi geÂrekebilir. Bronsiyolit prematüre ve kalp hastası olan bebeklerde daha ağır seyreder. Antiviral ilaç. ağır olan vakalarda yoÄŸun bakım ÅŸartlarında kullanılır. Ortalama 1-2 hafta içinde düzelir.
Krup (Yalancı Difteri)
Yalancı difteri belirtileri çoğu aileyi korkutur. Hafif bir nezle ve öksürükle yatan çocuk, gece yansı boğulur tarzda bir öksürükle uyanır. Öksürük, köpek havlaması şeklindedir. Krup, ses tellerim tutan virütik bir enfeksiyondur. Çocuktan nefes alırken ya da ağlarken ıslık şeklinde bir ses duyulabilir. Hastalık kimi zaman da kendini ateşle gösterebilir. Genelde 5 yaşın altındaki çocuklarda görülen yalancı difteri, çocuk doktorunun tavsiyeleriyle takip edilebilir. Öksürüğün geçmesi için buhar tedavisi yapılabilir. Soğuk buhar çocuğun daha rahat nefes almasına yardımcı olur. Eğer evde buhar makinesi yoksa, banyonun kapı ve penceresi kapatılıp, sıcak suyu 5 dakika akıtmak banyonun buharla dolmasını sağlar. Bu şekilde hazırlanan ortamda çocuğun nefes alışverişi kolaylaşır. Gece soğuk havada yürüyüş yapmak da solunumu kolaylaştırır. Krup ciddi solunum güçlüğüne yol açarsa bir süre hastanede kalmak gerekebilir. Hastanede buhar tedavisiyle birlikte gerekirse kortizon gibi ilaçlar da verilebilir.
Ortakulak enfeksiyonu
Neyle ya da grip sonrası kulak ağrısı gelişebilir. Bebekler, kulaklarının ağrıdığını söyleyemezler. Ancak asın huzursuzluk, uyku bozukluğu, ateş, kulak akıntısı orta kulak enfeksiyonunun belirtisi olabilir. Kulak muayenesi sonucunda enfeksiyon tespit edilirse. 7-1O gün sureyle antibiyotik verilir. Antibiyotiğin belirtilen dozda, uygun saat aralıkları ve surede kullanılması şarttır. Çoğu aile doktora danışmadan çocuğun şikayetleri düzeldi diye antibiyotiği keser. Bu durum enfeksiyonun tam düzelmemiş olduğu için tekrarlamasına ve iyileşmenin gecikmesine yol açar. Kulak ağrısını gidermek için doktorun tavsiye etliği miktarlarda parasetemol kullanılır. Aspirin verilmemelidir. Antibiyotik bitiminde ikinci bir muayene daha yapılır.
Konjoktivit ( Göz İltihabı)
Gözlerde kızarıklık, kaşıntı, ağrı ve çapaklanma gözlenir. Göz iltihabıyla birlikte yüksek ateş, göz etrafında şişlik ve kızarıklık varsa mutlaka doktora gidilmelidir. Çünkü, bu bulgular enfeksiyonun, daha ciddi olduğunu gösterir. Her konjoktivit bulaşıcı değildir. Konjoktiviti tedavi etmede sıcak kompres ve antibiyotikli göz damlaları kullanılır. Tedaviden birkaç gün sonra gözdeki kızarıklık ve şişlik devam öderse göz doktoruna başvurulmalıdır. iki durumda virüs ya da alerji de akla getirilmelidir.
Pnömeni
Pnömeni, akciğer iltihaplanmasıdır. Soğuk algınlığındaki bir kaç gün sonra gelişebilir. Çocukta titremeyle birlikte ani yükselen ateş. zorlu nefes alışverişi gibi .solunum sıkıntısı gözlenir. Öksürük daha sonra ortaya çıkabilir. Tanı kovmak için akciğer grafisi gerekir. Virütik zatürreeler hafif geçirilir. Ateşi düşürmek için parasetemol: hırıltı varsa solunum yollarını rahatlatan, genişleten ve balgam söken ilaçlar kullanılır. Ayrıca tedavide antibiyotik, bol sıvı alımı ve oda havasının nemlendirilmesi önerilir. Zatürree genellikle evde tedavi edilebilir; ancak ağır solunum sıkıntısı olanlar ya da 6 aylıktan küçük bebekler hastaneye yatırılabilir.
Anne Babalara öneriler;
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şirin Göker, okula ya da kreşe gidecek tüm çocukların aşı programının tamamlanmış olması gerektiğini belirtiyor. Hatta aşısı olmayan çocukların kaydının yapılmasını doğru bulmadığını da vurguluyor. Çünkü çocuklar kalabalık bir ortamda hastalığı birbirlerine daha rahat bulaştırabiliyor.
Dr. Şirin Göker bu nedenle aileleri, hijyen konusunda uyarıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
“Çocuklara el yıkama alışkanlığını mutlaka küçük yaÅŸlardan itibaren kazandırmak gerekir. Özellikle yemekten önce ve tuvaletten sonra. Ayrıca çocuÄŸun tırnakları kısa kesilmeli, tırnak yemesi engellenmeli ve dışardan geldikten sonra giysileri deÄŸiÅŸtirilmeli. Mümkün olduÄŸu kadar sık banyo yapmasına özen gösterilmeli. Meyveler iyi yıkanmalı ya da kabuÄŸu soyularak yedirilmeli. Düzenli bir ÅŸekilde saÄŸlık kontrolleri de devam etmeli.
bence çok önemli bir hastalıklar